Siz Bayım...
Kalemime bulaşmışsanız bayım, kağıda dökülme vaktiniz gelmiş demektir. İyi şeyler yazmak istiyorum hakkınızda, iyi kelimelere yakıştırmak sizi. Yalnız üzgünüm. " Daha önce hiç" ile başlamayacak cümlelerim. "İlk" demeyecek kelimelerim ne yazık ki. Bir otobüste saat tam da onu yirmibeş geçe yazıyorum satırlarımı. Ufacık bir pencereden dışarı bakma fırsatı buluyorum şuan. Dışarısı karanlık ve bir çok insanı hızlıca ve belkide hayatıma hiç dahil olmak, yanımdan bile geçme fırsatı bulmak şansı olmadan arkamda bırakıyorum. Bu arada "Siz" diyorum umarım kızmıyorsunuz..Aklım sizle meşgulken mavi rengini hissetmek ihtiyacı duyuyorum. Neden bilmiyorum. Aslında hiçbir şairin yazmadığı kelime olun istiyorum, hiç bir ressamın çizemediği obje, hiç bir fotoğraf karesinde olmayan huzur olun istiyorum. Sonra düşünüyorum, sizi ancak ben bunlar yapabilirim. Ben yazar, ben çizer, ben çekerim. Güzel yazamayabilirim, resmimde hiç iyi değildir, fotoğraftan da pek anlamam; yalnız hepsine "güzel" bakabilirim. Peki, size hiç güzel bakan oldu mu? Bakılmadan bilemezsiniz.. Herşeyi, hakkınızda herşeyi bilmek ve unutmak kaygısıyla telaşlanmak istiyorum. Geldiğiniz yerleri özletmemek en büyük amacım. Sahi, siz nerden geldiniz Allah aşkına? Ne yollar kat ettiniz? Yanınızdan hiç otobüs geçti mi? Belki bir otobüs camından bakmışımdır size, o yüzden soruyorum. Sizi yazmak istiyorum ömür boyu bayım. Yalnız mizacım ve kelimelerim sert biraz. Sivrilttiler kalemimi kusura bakma. Yazdığım hiçbirşeyi de silmiyorum. Şimdi indim otobüsten,yürüyorum. Adımlarım hızlı değil bayım, arkamdan yavaşça yaklaş ve elimi tut lütfen.
